Kendi Işığında Parlamak

Aleyna Yilmaz
2 min readFeb 28, 2020

750 bin yıl önce bir insan çakmak taşı ile piriti birbirine sürterek bir kıvılcım oluşturdu.Bu kıvılcım ise büyüyerek kocaman bir ateş oldu. İnsanoğlu bu ateşle ısındı, aydınlandı ve kendini korudu. Küçük bir kıvılcım bir çağ başlattı.Dünyayı değiştiren o kıvılcımı oluşturabilecek tüm gerekenler varoluşun içindeyken, o kıvılcım senken ateşten korkmak niye?

Ateşi yaşam amacımız olarak düşündüğümüzde kıvılcım bizi oraya taşıyan vasıta gibidir. Bir süre kendi kıvılcımımı aradım. Sonra kendimi yoga yaparken, ‘matta ve hayatta’ buldum.

İlkokuldan beri bize hayatın adeta bir maraton koşusu olduğu ve bir saniye bile duraksamanın birilerinin önümüze geçmiş demek olduğu öğretildi. Oysa o bir saniye benim için her zaman maratondan ve sonuçtan daha önemli oldu. Etrafıma farkındalıkla baktığım o sürede kendime ‘Ben neredeyim, ne istiyorum, neler oluyor?’ sorularını sorabildim. Sadece soruyla kaldığımda bile maratonda birlikte koştuğum insanlardan farklı ve daha derin bir yolda olduğumu gördüm. Aynı sistem bize hayatı mümkün olduğunca az hatayla ve maksimum başarıyla, yalnızca sistemin istediği gibi, olduğumuz benliği kabul etmeden, mükemmel ve herkes gibi olmamızı vurgulayıp düşüşlerin yüz kızartıcı olduğunu söyledi. Yavaşça tam bu noktada pes ediyorken yoga felsefesiyle tanıştım ve sonra kendi kendime şu cümleyi kurdum:

‘Bu doğru değil.Çünkü inişleri biliyorum sonunda yükseleceğim. Yükselişleri biliyorum ve elbet düşeceğim de. Hayat böyle ve ben hayatı olduğu gibi kabul ediyorum.’

Hayatımın kontrolünü elime aldığımda yaşadığım üzücü deneyimleri, kırgınlıkları ve başarısızlıkları bir dayatmadan çok farkındalığımın sonuncunda başlattığım değişimlerin yeniye yer açmasından kaynaklandığını anladım ve kabul ettim. Yaktığım bu kıvılcım giderek büyürken beni de büyüttü. Yoga, serbest bırakma ve kendimle baş başa kalabilme yolum oldu. Her bir pozla içimde sıkışan duyguları matımın üzerinde tek tek çözmek ve olumlamak bir mucize gibiydi. Bunu keşfettikten sonra ise hayat sonsuz fırsatlarla dolu, zihnimde ne ise gerçekte de o olan bir sahne oldu benim için. Bu sahneye her çıktığımda üzüntüsüyle, mutluluğuyla, korkusuyla, heyecanıyla ve yeri geldiğinde öfkesiyle yaşanmaya değer beni büyütecek ve en yüksek benliğimi bulmamı sağlayacak deneyimler bütünü oldu ve olmaya devam ediyor.

Çok sevdiğim bir gurunun şu sözü her zaman benim için bu durumu en iyi ifade eden cümle olmuştur:

‘Dizlerini acıtan zeminle üzerinde ayağa kalkman gereken zemin aynı zemin.’

Hayat bizim için var. Hepimiz bunun bir parçasıyız ve birbirimizi bu yolda geliştirmek üzere yan yanayız. Eğer bir kıvılcım arıyorsan sen de kendine sor ve soruyla kal. O kıvılcımı bulduğunda ise korkmadan büyüt ve kocaman bir ateş yap. Ve o ateş de her zaman yolunu aydınlatsın.

--

--